Efendim malumunuz, toplumumuzda evlenmesinin geciktiği farz edilen kadınlara çirkin bir tabirle "evde kalmış", "kız kurusu" gibi isimler takılmaktadır. Enteresandır ki aynı şartlardaki bir erkeğe "müzmin bekâr" denir. Sene olmuş 2013, bilim dünyası hücreleri yeniden programlamakta, Mars’ta su bulunmuş, küresel iklim değişiklikleri zuhur etmekte, ne olmuş efendim… Günlük hayatlarımızda pek az gelişme ve değişim meydana gelmektedir.
Evde kalmış sayılmanın belli bir kıstası yoktur. Yaşadığınız bölgeye ve kültüre göre belli bir yaşta evlenmeniz yönündeki kuvvetli telkinler başlar. Erkekler çoğunlukla müzmin bekâr sıfatı ile paçayı kurtardıklarından tarifimizi bekâr kadınlara göre hazırladım. Erkek okurlarım kusura bakmayınız.
"Evde Kaldım Bohçası" denen fena ve zehirleyici böreğin malzemeleri biz kadınları kuşatan cehalet dolu zanlardan ve yapmacık ideallerden oluşmaktadır. Buyurun bakalım, nelermiş onlar:
İç malzemeleri:
1) "Sen bu çeneyle zor koca bulursun."
İşte temin etmekte hiç güçlük çekmeyeceğiniz bir malzeme!
Size evde kaldığınızı söyleyen zihniyet, bir erkeğin kendi zekâsına ve otoritesine meydan okuma ihtimali olan şahsiyetli bir kadını asla “almayacağını” söyleyen zihniyettir aynı zamanda. Boş bir sayfa gibi olmazsanız erkeği ürküteceğiniz, er ya da geç erkeklik gururunu çiğneyeceğiniz kabul edilir. Temel vazifenizin kocanıza tebessüm etmek ve hak vermek olduğunu düşünmüyorsanız sizi ikna etmek için kolları sıvayacak kişi bol bulunur. Evlilik çağınızın geldiğini dilinizin uzamasından anlamış bulunmaktadırlar ve siz şahsiyetinizi iyice dışa vurmadan evlenmenizi arzu ederler. Bu zannı suyunu çekene, zift gibi yapış yapış olana dek orta hararette kavurunuz. Güçlü fikirler varsa iyice ölmeli, ses kesilmelidir.
Sesim geliyor mu? |
2) "Armudun sapı, üzümün çöpü derken evde kalacaksın."
İşte size tipinize nazaran fazla seçici olduğunuzu ve kendinize göre bir eş istemeye layık olmadığınızı söyleyen cahilce zan. Aynı zamanda sizin takıntılı ve sığ bir insan olduğunuzu ima eder. Bu zannı da armut sapları, üzüm çöpleri, panik halinde acil koca olarak kabul edilebilecek insanların isimleri ile beraber tencerenize atarak kavurmaya devam ediniz. İçlerinden herhangi biri ile sahiden evlenecek olursanız o evliliğin ömrünün pek de uzun olmayacağı malumunuz.
3) "Bu güzellik sende kalmaz."
Sahiden bunu da söylerler mi? Evet söylerler ve daha başka benzerlerini de… Gönül eğlendirmeyi bırakmanızı, kadınların erkeklerden daha duygusal olduğunu ve daha kolay bağlandığını, böylece flört ettiği erkek tarafından raf ömrü boyunca kullanıldığını, buna son vermenin tek yolunun ise "kurumadan" evlenmek olduğunu söylerler. Bu zan sizin fazla "oynak" olduğunuzu ima eden ve durulmazsanız tasvip edilmeyeceğiniz hususunda sizi ikaz eden zandır. Büyük halanız için el ele tutuşmak bile oynaklık sayılırken, mürüvvetinizi bekleyen evli bir arkadaşınız için hanım hanımcıklığınızı bozan şey sevgilinizle birlikte yaşamak olabilir. Kişiye göre değişir. Bu kategoriden seçtiğiniz zanlar ile tenceredeki kavurmanızı baharatlayınız ve kapağını kapatarak pis kokular ortalığı sarana dek pişmeye bırakınız.
İç malzemeleriniz hazır.
- Adım Bond, James Bond. - Ben de evlenilecek kız. Tam evlenilecek kız! |
Dış malzemeleri:
1) "Erkektir, yapar."
"O doğa sporları yaparken çekilmiş albümler dolusu resimlerimi ciddiye alma, tam bir ev kuşuyum."
"Ay tabi ki ikinizin resmini hala profil fotosu olarak kullanan eski sevgilinle sık sık görüşebilirsin. Hiç rahatsız olmuyorum."
"Tabi ki senin kariyerin benimkinden önce gelir."
Evlenmek uğruna müstakbel kocaya bazı yalanlar söylemek nedense mubah sayılmaktadır. Mesele kadının dürüst ve kendisi gibi olması değil, "tam evlenilecek kız" denen o pek tanımlanamamış ideale uygun olmasıdır. Erkeklerin ise daha geniş bir varoluş alanı bulunmaktadır elbette. Çift olmaya uygunsuz hareketleri, evlenmeye hazır olmadıklarını açıkça belli eden halleri "Erkektir, yapar" sözü ile akraba kalite standartlarına uygun hale getirir. Bunun için bir erkeğin maddi rüşdünü ispatlamış bir damat adayı olması yeterlidir. Sevgi, yakınlık ve kabullenmenin sağlam temelli bir evlilikle pek ilgisi yokmuş gibi yapılır. Arzu edilen "tam evlenilecek kız"ın "hali vakti yerinde adam" ile buluştuğu tablodur.
Tarifimizin bu basamağında bir adet evlenilecek kız idealini temiz bir mutfak masası üzerine seriniz. Bu ideale uymayan özelliklerinizi yalanlar ile beraberce çırparak homojen bir karışım elde ediniz. Bu karışımı idealin her tarafına güzelce yedirerek sürünüz.
2) "Bencilsin."
Evlenmiş bazı tanıdıklarınızın bunu "başarmak" için hayallerinden ve ümitlerinden vazgeçtiklerini, henüz hazır değilken bir eş ve üstelik annelik rolüne soyunduklarını görmüş olmalısınız. Onlar mutsuzmuş, bazısı çocuklarına fiziksel ve sözel olarak kötü davranıyormuş, hayatlarında huzur kalmamışmış, bunlar mühim değildir. Onlar iyi kötü bir yuva kurmuş siz ise halen kendinizlesiniz. Birinin karısı olmaktansa kendi ideallerinizin peşinden koşmanız bencilliğinizden(!) başka neyle açıklayacaklar ki?
İnsanın bir ihtiyacı da potansiyelini iyi kullanarak bir kişisel tatmin elde etmektir. Size evde kaldığınızı/ kalacağınızı söyleyen zihniyet bu ihtiyacı karşılamanın esas yolunun iyi bir koca bulmak olduğunu söyler. İster doktor olun ister barış elçisi, hakiki potansiyeliniz geleceğin eşi ve annesi olmaktan ibaretmiş gibi davranır. Evlenirseniz kendi işlerinize düşkünlüğünüzü bırakacağınızı umar. Hâlbuki evlilik ve anneliğin insanın kendini hiçe saymasını gerektirmediğini sayısız kadın bizlere ispatlamıştır.
Tarifimiz gereği biz bu zannı da kullanacağız.
Hayatta evlenmek dışındaki tüm amaçlarınızı yoğun bir basınca maruz bırakarak yağını suyunu çıkarınız. Böylece potansiyelinizi birinin eşi olmaya indirgemiş olacaksınız.
Evlenilecek kız idealini kenarlarından katlayarak bir kare haline getiriniz. Her katlama işleminden evvel onu indirgenmiş potansiyeliniz ile yağlayıp yumuşatmayı ihmal etmeyiniz.
3) "Beklentilerin fazla yüksek."
Bu cümle beklentilerin için yeterince iyi değilsin, hiçbir zaman da olamazsın demenin kibarcasıdır. Hayatınızda evlenmenin önceliğiniz olması yetmez. Bir de evlilikten fazla bir şey beklemeyerek ayakları iyice yere basmanız talep edilir.
Masaya serip şekil verdiğiniz evlenilecek kız idealinin içini az evvel kavurduğunuz ve aşağılık kompleksi bakımından zengin iç malzeme ile doldurunuz. İdeali köşelerinden bir bohça gibi katlayarak üstünü düşük beklentilerle cıvayınız.
Bohçanızı fırına vererek yüksek hararette pişiriniz. İyice şişip size fena fena bakmaya başladıysa hazır demektir.
Börekle yüz yüze…
Pişen bohça böreğini tabağa alınız. Tipine şöyle bir bakınız.
Yahu siz hiç yer misiniz bunları? Siz hayatta sayısız tercihi olduğundan haberdar, yapabildiklerinin farkında, güçlü ve şahsiyetli bir insansınız. Kendi hayalleri, ümitleri, tecrübeleri olan bir bireysiniz. “Evde kalmak” tabiri ise onu meydana getiren bütün zanlarla beraber sizin hür bir birey olduğunuzu inkar eden bir zihniyetin eseridir.
O halde iyisi mi biz gelelim tarifimizin esas basamağına...
Evde Kaldım Bohçası nasıl imha edilir?
İşin en basit adımı budur. Atınız çöpe gitsin! Hiç kimsenin hiçbir zaman ihtiyaç duymayacağı bir şeyin yeri orasıdır.
Neden evlenmiyor, neden?
Günümüzde bir insanın evlenmemiş olması için illa sebebe ihtiyacımız varsa inanıyorum ki bu onun kimsenin almadığı bir köşe minderi olması değildir. Şöyle düşünelim, neler olabilir bir insanın evlenmemiş olmasının sebepleri?
1) Evlenmek istememektedir. Evliliğe inanmıyordur misal.
2) Henüz gönlüne göre birini bulmamıştır.
3) Ona göre henüz erkendir.
4) Eşcinseldir ve devlet ona bu hakkı vermemektedir.
5) Hiç düşünmemiştir. O derece umurunda değildir yani.
6) Kredi borcu, işsizlik, tayini çıkmayan bir memur olmak ve benzeri sebeplerden belini doğrultamaz.
Bu listeyi uzatabiliriz. Ancak neden evlenmemiş sorusunun herhalde en güzel cevabı şudur:
Çünkü evlenmemiştir. Yani bize ne? Hayatı hafif tutmak için bundan iyi bir cevap olabilir mi?
Peki, kimlere evde kaldı denir?
Yağmurlu bir hafta sonunda dışarıda gezmek yerine evde film izlemeyi tercih eden bir arkadaşımız…
Bize akraba gezmesine gelmiş ailenin onlara katılmamış, evde ders çalışan çocuğu…
Evde kalmak için mükemmel bir gün! |
Grip olduğu için işe gelememiş bir meslektaşımız…
Tatile giderken ev anahtarımızı bıraktığımız bir komşumuza emanet edilen kedicik…
Onlardan söz ederken evde kaldı denmez de ne denir sevgili okurlar?
Afiyet ve sıhhatle kalınız efendim.
**
Çılgın Teyzeniz Paluze Pekmez Facebook ve Twitter’da da sizlerle!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder